
ABD'nin çelik ve alüminyum ithalatına yönelik uygulamaya koyduğu ve ardından askıya aldığı tarifeler, Avrupa döküm sanayisinde ciddi soru işaretlerine yol açıyor. Her ne kadar Almanya’dan ABD’ye yönelik döküm ihracatı sektörün toplam cirosunun yalnızca %2’sine karşılık gelse de, dolaylı etkiler ve küresel ticaret zincirindeki değişimler, sektör için daha büyük tehditler barındırıyor.
Almanya Döküm Sanayicileri Birliği’nden (BDG) alınan bilgilere göre, sektörde yaklaşık 12 milyar avroluk bir ciro üretiliyor ve bunun %10'u ABD ile ticaretten sağlanıyor. Ancak bu oranın içinde tarifelerden doğrudan etkilenecek ihracat miktarı yalnızca 228 milyon avro düzeyinde.
Neden Bu Kadar Endişe Var?
ABD pazarı Alman dökümhaneleri için kritik olmasa da, ticaret zincirinde yaşanacak değişikliklerin Avrupa pazarına etkisi daha büyük olabilir. BDG Hammaddeler Bölüm Başkanı Johannes Kappes, özellikle Asya’dan gelen baskıya dikkat çekiyor:
“Bize yüzde 10, 20, 25 gibi etki yapan tarifeler bir şey; ama ABD’nin Çin’e uyguladığı yüzde 125 ila 145 arasında değişen tarifeler, Çinli üreticileri alternatif pazarlar aramaya zorluyor. Bu da Avrupa’yı yeni bir rekabet dalgasıyla karşı karşıya bırakabilir.”
Kısacası, Avrupa dökümhaneleri sadece ABD ile olan ilişkilerden değil, aynı zamanda Çin ve diğer Asyalı üreticilerin Avrupa pazarına yönelmesinden de etkilenebilir. Bu durum, özellikle daha düşük maliyetli üretim yapan firmaların Avrupa pazarına girmesiyle fiyat rekabetini kızıştırabilir.
Otomotiv Sektörü Farklı Dinamiklere Sahip
Tarifelerin etkisi sektör içinde homojen değil. Otomotiv alanında faaliyet gösteren Alman dökümhaneler, ABD’ye çoğunlukla üst segment araç parçaları ihraç ediyor. Kappes’in değerlendirmesine göre, yüksek fiyat segmentlerinde ek maliyetler tüketici tarafından daha kolay karşılanabiliyor:
“Porsche veya Mercedes S-Serisi gibi modellerde, tarifeler nedeniyle oluşacak fiyat artışları satışları ciddi şekilde etkilemeyebilir. Düşük fiyat segmentinde ise durum daha farklı olurdu; fakat bu ürünler zaten ABD’ye nadiren ihraç ediliyor.”
Ayrıca bazı üreticiler, tarifeleri aşmak adına Meksika veya Kanada’daki tesislerini kullanarak ABD pazarına erişimi sürdürme yollarını arıyor.
Asıl Tehdit: Belirsizlik
Ticaret politikaları, üretim lokasyonları ve hammadde fiyatlarına ilişkin gelişmeler sektörün gündemini meşgul ederken, en büyük sorun belirsizlik. Gelecekte tarifelerin yeniden uygulanıp uygulanmayacağı, AB’nin olası karşı önlemleri ve küresel ticaret akışlarının nasıl şekilleneceği soruları, şu anda net bir yanıt bulamıyor.
Kappes bu noktada uyarıyor:
“Artık hiçbir şekilde planlama güvenliğimiz yok. Şirketler yatırım kararlarını erteliyor, çünkü gelecek konusunda büyük bir belirsizlik hâkim.”
Pandemi ve jeopolitik krizlerle son yıllarda kırılgan hale gelen tedarik zincirleri, bu tür politik müdahalelere karşı daha duyarlı. Bu durum, döküm sektörü gibi enerji ve hammaddeye bağımlılığı yüksek alanlarda özellikle hissediliyor.
Alüminyum Piyasasında Eğilimler ve Riskler
Belirsizliğin bir diğer sonucu da ham madde piyasasında görülebilir. Almanya'da birincil alüminyumun bulunabilirliği şu anda daha yüksek fiyatlara rağmen büyük ölçüde sabit kalmaktadır. 2024 yılında Almanya'da yaklaşık 700.000 ton alüminyum döküm ürünlerine dönüştürülürken, birincil alüminyum üretimi yaklaşık 300.000 tondu. Talep büyük ölçüde ithalatla karşılanmaktadır - öncelikle Doğu Avrupa, İsviçre ve Hollanda'dan.
Avrupa'nın Tepkisi:
Avrupa Birliği, ham madde tedarikini çeşitlendirmeyi hedefliyor. Özellikle Avustralya, Endonezya ve Gine gibi geleneksel boksit üreticisi ülkelerle stratejik ortaklıklar kurulması planlanıyor. Bu bağlamda, Avustralya ile yoğun müzakereler yapılıyor.
EU'nun Yanıtı:
Avrupa'nın, ticaret savaşlarını önlemeye yönelik adım adım ve koordineli yaklaşımı olumlu bulunuyor. Alüminyum sektörüne yönelik Amerikan tarifeleri şu an için doğrudan büyük bir etkisi yaratmıyor, ancak küresel piyasalardaki belirsizlik, sektörde uyum sağlama baskısını artırıyor.
Kaynak: (Euroguss)